Çalışma Alanımızın dışına çıkarsak nasıl şekilleniriz? 3 Basamak
Çalışma alanınızın kalitesi, evden çalışma deneyiminizi şekillendirir; bu nedenle, uzaktan çalışmanın başarılı olup olmadığına algılar, demografik çizgiler boyunca büyük ölçüde farklılık gösterir.
Chris Scott ; Tazmanya’nın güneydoğu kıyısındaki Bruny Adası’ndaki yeni evinde uyandığında, bir saatlik sörf için okyanusa 5dk yürüyor. 38 yaşında Origin Energy’de proje yöneticisi olarak tüm gün çalışmak için ev ofisine dönüştürüldüğü garaja geri döner . 20 kişilik ekibiyle görüntülü görüşmeler arasında, kafasını boşaltmak için 50 dönümlük arazide dolaşıyor. Ve hatta iş gününü karısıyla bir akşam yemeği için dalış yaparak bitirir.
Salgına yol açan on yılda Sidney’de yaşadığı 9’a 5 yüz yüze ofis hayatından çok farklı . Ekim ayında Bruny Adası’na taşınmasıyla ilgili olarak ; “Buradaki işime çok daha fazla odaklandım, çok daha üretkenim” diyor. “Ara vermek istediğimde, gerçekten kapatabileceğim bir mola veriyormuşum gibi hissediyorum. Bu yüzden çok daha fazla zihinsel netliğe sahibim. “
Scott gibi durumlarda olanlar için aniden evden çalışmaya geçiş çok olumlu bir deneyim oldu. Ancak farklı yaşam koşullarına sahip olanlar için bu çok daha büyük bir zorluktu. Örneğin,Stanford Üniversitesi’nden yakın zamanda yapılan bir araştırma ; Amerikalı işçilerin yalnızca% 49’unun özel bir odadan uzaktan oturum açtığını, geri kalan% 51’in ise ya yatak odalarından ya da ortak bir alanda çalıştığını gösterdi.
Bulunduğunuz yerin ; boyutu , konumu ,kimlerle paylaştığınız,salgın sırasında evden ne kadar iyi çalışabileceğinizi önemli bir rol oynar.
Ve bu, uzaktan çalışma deneyiminin arzu edilen bir seçenek olarak algılanmasının ; neden yaşa, cinsiyete ve sosyoekonomik çizgilere göre büyük ölçüde değiştiğini açıklamaya yardımcı olur. Yeni hibrit çalışma geleceğimizi şekillendirmeye yardımcı olur.
1-Uzay bir lükstür
Uzaktan çalışmak ilk mücadelede acil sorunlara baktık uygun bir masa olmadan nasıl çalışılır. Doğru yükseklikte bir dizüstü bilgisayar nasıl alınır. Tüm şirketler Zoom’a alınıyor . Bu kısa vadeli sorunlar artık düzelir ancak daha geniş faktörleri düşünmek daha uzun sürebilmektedir. örneğin, çalışma ortamımızın kalitesinin ne kadar iyi hissettiğimizi, bu şekilde devam etme olasılığımızın ne kadar olduğunu nasıl belirlediği.
Kuzey Londra merkezli Tiffany Philippou; salgın sırasında Tazmanya’daki Scott’tan çok daha farklı bir evden çalışma deneyimi yaşadı. 32 yaşındaki marka ve iletişim stratejisti ; reklamcılıkta çalışan bir ev arkadaşıyla paylaştığı küçük iki yatak odalı dairesinden müşteri çağrılarını almak . Ve podcast’i Bu Çalışıyor mu kaydetmek için mücadele etti. Wi-fi, yalnızca oturma odasında ve yatak odalarından birinde görüntülü görüşmeler için yeterince güçlüdür.
Bu nedenle çift, mutfak masasından ince duvarlı odalarında katlanabilir masalardan çalışarak müzikal sandalye oynamak zorundadır . Birbirlerinin öngörülemeyen programlarına uyum sağlar.
“Küçük bir alanda dolaşmak evinizde sahte ofis tarzı ortamda diğer insanları gezinmek çok yorucu” diyor. “Beyniniz her gün yalnızca belirli sayıda kararın üstesinden gelir. Ona ne kadar çok verirseniz, diğer şeyler için o kadar az enerji elde eder.”
Philippou, genç ve yaşlı profesyoneller arasında giderek artan bir kopukluk fark ettiğini söylüyor. “Evlerinde güzel ofisleri olan yöneticilerin ve patronların, bu yeni bağlamda gezinmek ve bu yeni bağlamda yer paylaşmak zorunda kalan daha genç veya daha az varlıklı insanlar için zihinsel olarak ne kadar zor olduğunu takdir etmedikleri bir boşluk olduğunu düşünüyorum. iş.”
Amerikalı işçilerin yalnızca% 49’u özel bir odadan uzaktan oturum açarken, geri kalan% 51’i ya yatak odalarından ya da ortak bir alandan çalışıyor
Y kuşağı tarihsel olarak uzaktan çalışma konusunda en heyecanlı nesil olarak görülmüştür; ancak son araştırmalar şu anda eski nesillerden daha fazla mücadele ediyor olabileceklerini göstermektedir. Teknoloji devi Oracle’dan 12.000 çalışanın ; yöneticinin, İK liderinin ve C düzeyindeki yöneticilerin katıldığı küresel bir araştırma, 22-25 yaş aralığındaki kişilerin % 89’unun ve 26-37 yaşları arasındaki% 83’ün bu yıl daha fazla stres ve kaygı yaşadıklarını söylediğini gösterdi. Sınırların olmaması nedeniyle iş sorunları kişisel yaşama yayılmıştır. Bu, 55-74 yaş aralığındakilerin sadece% 62’si ile karşılaştırır.
Gensler Araştırma Enstitüsü’nden yeni uzak 2300 ABD çalışanı üzerinde yapılan bir başka çalışma; mobil çalışmaya yönelik teknolojik hazırlıklı olmalarına rağmen, Gen Z ve Y kuşağı başarı hissine sahip ; baby boomer’lardan düşük olduğunu gösterdi . Günlük görevleri tamamlamak için bile . Z kuşağı ve Y kuşağı çalışanlarının yaklaşık % 50’si dikkat dağınıklığından kaçınmayı daha zor bulurken ; (baby boomer’ların% 33’üne kıyasla)% 37’si iş-yaşam dengesini korumak için mücadele etti (baby boomer’ların% 25’ine kıyasla).
“Evde sessizliği olmayan genç çalışanlar için gerçek bir sorun ; çünkü yöneticiler sadece onunla devam etmenizi bekliyor, ancak yeriniz yoksa nasıl çalışabilirsiniz?” Stanford Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Nicholas Bloom’a soruyor. Geçen yıl ; pandemi azaldığında evden ne sıklıkla çalışmak istediklerini görmek için 2500 Amerikalı işçiyle bir anket yaptı.
“Pandemi sonrası hiç evden çalışmak istemeyen insanların yaklaşık dörtte biri var ; ve bunlar çoğunlukla genç ve bekar, küçük apartman daireleri” diye açıklıyor. “Diğer bir çeyrek her zaman evden çalışmak istiyor daha yaşlı olma eğiliminde, çocuklu evli yaşıyorlar.”
2-Sesin rolü
ABD Hava Kuvvetleri Akademisi’nde ; Tasarım psikoloğu olan Kati Peditto ; yaşına bakılmaksızın, iş performansında ve memnuniyetinde önemli bir rol oynayabilen ; hem davranışsal hem de fiziksel bir dizi temel çevresel faktör olduğunu söylüyor.
Beyaz olmayan düşük sosyoekonomik statüdekilerin bir şekilde yüksek gürültü seviyelerine sahip yerlerde yaşadıklarını belirterek. “Ses çok büyük çünkü uzaktan çalışma ve üretkenlik açısından gördüğümüz eşitsizliklerin çoğunu gerçekten vurguluyor” diyor. .
Çocuklar dahil olduğunda da ses devreye girer. Çocukların evde olması, Peditto’nun “sorumluluk dağınıklığı” olarak adlandırdığı duruma yol açabilir ve bu araştırmalar, evden çalışan kadınları erkeklerden çok daha fazla etkileniyor. “Kapatabilecekleri kapıları olan müstakil ofis lüksüne sahip olanlar veya gündüz bakımı veya yaşama yardımı alabilenler, üretkenlik açısından daha iyi ücret alacaklar” diyor.
Ayrı bir çalışma alanı oluşturmak, kocası ve iki çocuğuyla İngiltere’nin Hertfordshire şehrinde yaşayan işe alım ajansı CX Talent’in kurucu ortağı Jo van Riemsdijk için işe yarayan bir çözümdü. Pandemi, hepsini aynı açık plan evden çalışmaya ve okumaya zorladığında, bahçelerine ses yalıtımlı ve yerden ısıtmalı 3,9 metrekarelik bir ofis inşa ettiler.
Çocukların evde olması bir “sorumluluk dağınıklığına” yol açabilir, ki araştırmalar evden çalışan kadınların erkeklerden çok daha fazla etkilendiğini belirtti.
48 yaşındaki “Bana göre, ofise giden bu beş adım gerçekten iş ve ev arasındaki sınırı oluşturmaya yardımcı oluyor” diye açıklıyor. “Üretkenliğim ve konsantrasyonum evimdekinden çok daha yüksek çünkü bol miktarda doğal ışık var, akustik olarak hoş ve belki de uçan bir kızılgerdan dışında dikkat dağıtıcı hiçbir şey yok.”
3-İhlal edilen sınırlar
Kişisel alanınızdan ayrı, özel bir çalışma alanına sahip olmanın da psikolojik bir avantajı olabilir. Salgın öncesinde ofis, herkesin aynı kaynaklara erişebildiği, tek tip bir estetikle tarafsız bir alan olarak hareket ediyordu. Ancak artık iş arkadaşlarınızı video görüşmeleri yoluyla evinize ‘davet etme’ süreci sizi kendi fiziksel çevrenizin incelemesine açık hale getirebilir, bu da mükemmel şekilde seçilmiş bir kitap rafı olmayanlar için iyi açılı web kameralarının arkasına yerleştirmek için zor olabilir. .
“Giydiğimiz kıyafetler, ne kadar bakımlı olduğumuz gibi fiziksel görünümümüz ve profesyonelliğimizle yargılanmak yerine, birdenbire ‘hangi ekipmana sahipsiniz, kameranızın tanımı nedir, mikrofonunuzun netliği nedir , ofisinizdeki aydınlatma nedir, hatta bir ev ofisiniz var mı ”diye açıklıyor Peditto.
Video konferans ayrıca profesyonel yaşam ve kişisel ifade arasındaki uzun süredir devam eden sınırları ortadan kaldırarak çalışanları çalışma alanlarının açık ve üstü kapalı karşılaştırmalarına karşı savunmasız hale getirir
bu, yatak odanızdan bahçe ofisinizden daha keskin bir şekilde çalıştığını hissedebileceğiniz bir şeydir. Bu, özellikle yaşam alanlarından kişisel kimliklerinin çoğunu yayınlayan beyaz olmayan insanlar için özellikle zor oldu.
Stanford araştırmacısı Bloom, pandemiden önce evde çalışanların bunu yapmayı seçtiğine dikkat çekiyor ve mahremiyet, alan, seçim ve çocuklar ile ilgili sorunların mevcut uzaktan çalışma deneyimini benzersiz kılan dört ana faktör olduğunu söylüyor. Küresel işgücünün büyük bir kısmı buna zorlanmışken, bazılarının gelişmesine ve diğerlerinin perişan olmasına neden olan evdeki koşullar hakkında öğrenilecek çok şey olduğuna inanıyor.
“Şirketlere kimin ofise geri döneceği hakkında konuştuğumda, en büyük faktörlerden biri” Kimin ev ortamı en sorunlu? “Diyor. “Covid’den önce, gün boyunca kendi özel odanızın olması kuraldı, bu yüzden yatak odanızdan çalışmamanız gerekiyordu çünkü işverenler bunun ruh sağlığı için bir sorun olduğunu biliyorduk . Şimdi, bu pencereden dışarı çıktı ve sonuçlarını görüyoruz. “
Bloom, pandemi sonrası modeli, evden çalışabilenlerin bunu ekibindeki diğer kişilerle aynı günlerde haftada yaklaşık iki gün yapacakları bir karma plan olarak görüyor. Bu esasen bir uzlaşmadır – uzaktan çalışma deneyimini yaşamaktan hoşlananları ve kübiklerini tekrar görene kadar günleri sayanları memnun etmek için mutlu bir araç.